7 Haziran 2014 Cumartesi

TOKAT



Güzel Ülkemde gezmediğim pek az yer kaldı. Artık 2. turu yapacağım. Çünkü yıllar önce gidip bilinçsizce gezdiğim yerleri bir daha gezmek istiyorum.

Tokatta benim henüz görmediğim yerlerden biriydi geçen haftaya kadar. Şimdi diyeceksiniz ki insan durup dururken Tokata gider mi? Gidebilir tabi ama itiraf etmem gerekir ki ben durup dururken değil de iş için gittim. Görev geldiginde pek mutlu oldum, hemen bir ön araştırma yaptım. Ne vardır, nesi meshurdur, ne yenir, ne icilir, nereler gezilir diye. Ben  bu araştırmaları yaparken birlikte gideceğim arkadaşım Öznurum şekerim ( böyle deriz biz birbirimize) aradı ve  Tokata sadece özel bir havayolu şirketinin pırpır dediğimiz uçağı olduğunu söyledi.  Veee benim Tokata gitme sevincim anında  gölgelendi. Snop değilimdir, genelde uyumluyumdur ama hayatının bir kısmını havada geçiren biri olarak bu havayolu konusunda hassasımdır. Genelde THY seçerim. ( Genelde miiii???  % 99.9 desek daha doğru olur aslında :) Bu konuda hassasımdır, zaten arkadaşımda bildiği için  telefonla aradığında direk bu konu üzerinden giriş yaptı konusmaya. Eee nolacak şimdi ? Öznurum şekerim Polonyada bu tür bir uçağa binmiş, çok zevkliymiş falan. "Kızım orası Polonya burası Türkiye ne oluruz ne olmayız . Görev şehidi falan olmayalım bak biz fizikçiyiz de sonra 50 tane komplo teorisi üretilir arkamızdan" ile başlayıp uzun bir konuşma yaptım ama sonuç ne yapalım gideceğiz artık oldu. :) Ama imdadıma Salih arkadaşım yetişti. Beni uzun yıllardır tanıyan biri olarak "Seni o pırpır uçakta düşünemiyorum, en iyisi  THY ile Sıvasa gidelim oradan araba kiralarız" dedi ve sorun kendiliğinden çözüldü neyse ki...


Çarşamba günü THY'nin sabah  09.00 uçağı ile Sivasa gittik. Tahminimin aksine oldukça büyük güzel bir havaalanı var Sivas'ın. Havaalanından araba kiraladık ve Tokata doğru yola koyulduk 3 arkadaş. Sivas-Tokat yolu gayet güzel, çift yönlü, asfalt bir yol. Bazı yerlerde yol yapım çalışmaları var ama trafiği engellemiyor. Yaklaşık 1 saat süren bir yolculuktan sonra Sivasa geldik. Sivasta bizi görevli olarak gittigimiz üniversite hastanesinde bölüm başkanı olan arkadaşımız karşıladı. Kısa bir hal hatır sormadan sonra "hadi önce yemek yiyelim sonra kesintisiz çalışırız" a bağlandı olay...:)

Sultan Kebap diye bir restauranta götürdü arkadaşlar bizi .Sultan Kebap hem kapalı hem açık alanı olan, büyük ve güzel bir kebapçı. Hem bahçesinde hem de kapalı kısmında çocuk oyun alanı olduğundan özellikle çocuklu aileler tarafından tercih ediliyormuş. Yemekler, servis herşey çok güzel, çalışanlar güleryüzlü.Tokat küçük yer, herkes herkesi tanıyor.  Güzel, neşeli, eğlenceli bir öğle yemeği yedik ve üniversiteye dönüp işe koyulduk.

Akşam bizi götürdükleri restaurant da yine çok büyük bahçesi olan, özellikle Tokat kebabı ile meshur bir yermişç Valla bu Tokat kebabı ayrı bir fenomen. Patlıcan, patates ve etin muhteşem birlikteliği bence inanılmaz. Yalnız gelinecek saati önceden bildiriyorsunuz ona göre hazırlayıp pişiriyorlar. Tadı tek kelime ile muhteşemdi. Bu arada restauranta özel olduğunu düşünüyorum önce tulum peyniri tereyağ geldi masaya buraya kadar tamam zaten tüm kebapçılarda gelir de bir de bal kaymak geldi ve yanında tabi ki sıcak ekmek. Neredeyse kebap gelmeden doyduk.

Yemekten önce bal kaymak geliyor !
Patlıcan, patates ve etin karşı konulmaz birlikteliği .... Tokat Kebabı



Yeme içme faslı tamam da bir de görülecek yerler var daha. Perşembe işimiz 15.00 gibi biter bitmez tekrar yola koyulduk.


BALLICA MAĞARASI 



Tokatta en meşhur yer olan Ballıca Mağarası, Tokat'ın 26 km güneybatısında  yer alan Pazar ilçesi'nin yaklaşık 7 km güneydoğusunda olan bu mağara, dünyadaki en büyük mağaralardan biri olarak anılıyor. Mağaranın girişine ulaşmak için oldukça çok sayıdaki merdiveni tırmanmak zorundasınız. (Saymadığıma pişman oldum ha şimdi, oysa blog için güzel bir bilgi olurdu bu )  Mağara girişinde bir çay bahçesi ile kahve karışımı bir yer ile bildiğiniz hediyelik eşyalar falan satılan küçük bir dükkan var. Mağaraya giriş ücretli , büyükler 7 TL, çocuklar için ise 4 TL ödeniyor. Ballıca mağarasını tatil günlerinde ortalama 500 kişi geziyormuş . Mağarayı yerel bir rehberle geziyorsunuz. Bizde girdik içeri ve başladık rehberin verdiği bilgiler eşliğinde gezmeye. 

 Ballıca mağarası 3.4 milyon yıl önce oluşmuş. 8 salon var icinde. Deniz seviyesinden 1085 metre yükseklikte yer alan mağara,  95 metre yüksekliğinde ve 680 metre uzunluğunda . Mağara içinde 2000 tane yarasa yaşıyormuş. Tokat valiliği 600.000 dolar harcayarak mağarayı ziyarete açmış. Kristalleşmemiş kireçtaşlarından meydana gelen Ballıca Mağarasında ortalama sıcaklık 18 C ve ortalama nem oranı %54. Bol oksijenli havası nefes almayı kolaylaştırdığı içinözellikle astım hastalarına şifa oluyormuş.(Bu bilgiyi yerel rehberden aldım, tıbbi olarak ne kadar doğru bilmiyorum) Ballıca mağarası tüm mağara oluşumlarına sahip olmanın yanı sıra özellikle soğan sarkıt tabir edilen sarkıtları ile de uluslararası alanda önemli bir üne sahip. Mağara içinde salon tabir edilen 8 alan var.Bunlar Havuzlu salon, Büyük Damlataşlar Salonu, Çamurlu Salon,Fosil Salon,Yarasalı Salon, Çöküntü Salon, Sütünlar Salonu, Mantarlı Salon ve Yeni Salon olarak adlandırılmış. Cüce yarasaların yaşadığı Yarasalı Salona ip kullanmadan inmek mümkün değil,inemiyorsunuz tabi. Zaten öyle bir talebimiz de olmadı.Uçan ve yürüyen tüm hayvanlara mesafeli olduğumdan o kısımlara hiç yaklaşmadım bile.   

Mağarada bu yürüme yollarıyla dolaşıyorsunuz 

Uluslararası üne sahip soğan sarkıtlar

Meşhur sarkıtlar

Fener tuttuğunuzda kireçtaşı lamba gibi parlıyor


Soğan Sarkıtlar

Dışarı çıktığımızda bardaktan boşanırcasına bir yağmur yağıyordu.Biraz bekledik dinsin diye.Sonra mis gibi bir toprak kokusu eşliğinde usul usul çıktığımız merdivenlerden hızlı hızlı indik.   

Sonsuz bir dinginlik

Muhteşem bir toprak kokusu

Bu arada aşağıda merdivenlerin hemöen başında Tokat Valiliği bir yazı asmış.Yağmur tekrar hızlandığı için fotoğrafını çekemedim ama özetle diyor ki  Maşaralar hepimizindir, bunları ziyarete açmak bir görevdir, bu doğa harikalarının paylaşılması gerekir.Ballıca mağarasını insanların ziyaretine açılabilmesi için 600.000 dolar harcadık fakat bu şüphesiz tarışılamaz.!!!

Mutlaka gidilmesi ve görülmesi gereken yerlerden biri Ballıca Mağarası. Doğaya ve doğa oluşumlarına bir kez daha hayran oluyor insan, büyüleniyor.

Ballıca Mağarası çıkarmasından sonra akşam yemeğini de yedik ve tekrar Sivasa doğru yola koyulduk. 23.00 Sivas İstanbul uçağı ile de İstanbulumuza kavuştuk.

Bundan sonra gitsem gitsem nereye gitsem acep....










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder