8 Temmuz 2016 Cuma

CUMALIKIZIK

Bu sene temmuz ayının ilk haftasına denk gelen Ramazan Bayramı nedeniyle tüm  İstanbul halkı hazır bir yerlere  gitmişken tenha  İstanbul’un tadını çıkarmak amacıyla kendimi sakin İstanbul sokaklarında dolaşmaya programlamıştım.  Arkadaşım Aysun, bayram nedeniyle ailesinin yanına Yalova’ya gidince, nerden çıktı bilinmez, birden aklımıza Cumalıkızık köyüne gitmek geldi. En son 10 sene önce gitmiştim Cumalıkızık’a... Bakalım bu sefer neler değişmiş dedim ve yola çıktım.
Aysun  Yalova’da olduğu ve akşam da onun arabası ile döneceğimiz için Bostancı’dan deniz otobüsü ile Yalova’ya gittim. Bence çok da iyi yapmışım ama siz direk Cumalıkızık’a gidecekseniz  Pendik’ten Mudanya deniz otobüsüne binmek çok daha mantıklı bir hareket olacaktır. Bu arada Yalova - Bostancı bilet ücreti 9 lira ama promosyon yapmışlar, 5 liraya aldım. İstanbul’da yaşayan herkes gibi her şeye fiyatının çok üstünde  para ödemeye alışkın olduğum için,  son ana kadar nedense ek bir ücret ödemeyi bekledim ama valla Bostancıdan Yalovaya 5 liraya gittim. Komik hakikaten.
Cumalıkızık’a Yalova üzerinden araba ile gidecekseniz yol yaklaşık 1 saat sürüyor, eğer Mudanya’dan gidecek olursanız deniz otobüsünden indikten sonra Cumalıkızık köyüne giden dolmuşlara binebilirsiniz.
Cumalıkızık köyünün tarihi 1300’lü yıllara dayanıyor. Uludağ etekleri ile vadi arasına sıkışıp kalan köylere “Kızık köyleri” deniliyormuş. Cumalıkızık da bu Kızık köylerinden biri. Bir rivayete göre diğer Kızık köylerinin sakinleri cuma namazını bu köyün kurulduğu yerde kıldıkları için “Cumalıkızık” adını almış. Bir diğer rivayet ise köy cuma günü kurulduğu için Osman Bey köyün adının Cumalıkızık olmasını istediği şeklindedir...
Cumalıkızık köyünde  Osmanlı mimarisinden izler taşıyan evler kerpiç, moloz, taş ve ağaçtan yapılmış ve oldukça iyi korunarak günümüze kadar gelmiştir. Mavi, mor, sarı ve beyaz renkteki evler 3 katlı olup, giriş kapılarındaki genellikle dökme demirden yapılmış tokmaklar bulunmaktadır. 




Cumalıkızık' ın Osmanlı mimarisinin izlerini taşıyan renkli ve sevimli evleri 

Kapı tokmakları dökme demirden yapılmış

Sokaklar kaldırımsız ve çok dar ve bir o kadar da sevimli. 

Cumalıkızık' ın dar ve sevimli  sokakları

Cumalıkızık sokaklarında kaldırım yok

Cumalıkızık köyü 2014 yılında Unesco Dünya Mirası listesine girmiş.

 
Cumalıkızık Unesco Dünya Mirası Listesinde

Köy meydanında köy hayatına ait eşyaların sergilendiği  etnografya müzesi var fakat o kadar kalabalıktı ki o kalabalıkta çok fazla hareket edemediğim için müzeye de giremedim. Bu nedenle en kısa zamanda bir kez daha mümkünse hafta arası bir günde tekrar gideceğim. Tek minareli bir köy camisi, Zekiye Hatun çeşmesi ve caminin yanındaki  hamamı Osmanlı döneminden kalmıştır. Fotoğraflarda maalesef çeşmeyi göremeyeceksiniz çünkü kalabalıktan fotoğrafını çekmek mümkün olmadı. Dedim ya bir daha ki sefere artık…
Köyde arabayı zar zor yer bulduğumuz otoparklardan birine park ettik ve köyü dolaşmadan önce Sultan Kahvaltı Evinde güzel bir kahvaltı ettik. İsterseniz yemek de yiyebilirsiniz ama ben 24 saat kahvaltı ile yaşayabildiğim için başka bir seçeneği düşünmedim bile.Fotoğrafta gördüklerinize ek olarak sahanda yumurta, gözleme ve peynirli patates geliyor çeşit olarak.Bu arada çay enfesti, belirtmeden geçemeyeceğim.

Sultan Kahvaltı Evi

Kahvaltımızı edip, çayımızı içtikten sonra  köyün sokaklarında hayran hayran evlere bakıp, acaba böyle bir yerde yaşasak ne kadar sürede sıkılırız ya da hiç sıkılmadan sonsuza kadar yaşayabilir miyiz gibi sorulara cevap araya araya gezdik daha doğrusu gezmeye çalıştık çünkü Cumalıkızık’taki kalabalığı size anlatamam. Daracık sokaklarda kalabalıkta yürümek bayağı zor oldu.

Cumalıkızık ın sevimli evleri 
Bu gezinin benim için bir önemi de her zamankinin aksine Iphone yerine evde duran fakat kullanmaya cesaret edemediğim Nikon fotoğraf makinesi ile fotoğraf çekiyor olmamdı. Fakat o kalabalıkta biraz da acemi olmam nedeni ile itiraf ediyorum epey bir zorlandım. Ama yılmadım gördüğünüz fotoğrafları çektim. Sokak aralarında dolaşırken bulduğumuz park kafede sade Türk kahvemizi de içtikten sonra köyden ayrıldık. Yolda bir daha ki sefere hafta arası gelip sakin sakin gezmeye karar  verdik. Öyle ya, daha çeşmenin fotoğrafını çekemedim. Tekrar gelmek şart yani.

Cumalıkızık’ta aşağıdakileri yapmadan dönmeyin:

1-Güzel bir serpme köy kahvaltısı ısmarlayın kendinize. Kişi başı 30 TL.
2-Meydandaki hediyelik eşya ve yöresel ürünler satan tezgahlardan alışveriş yapabilirsiniz.
3-Köy kadınları tarafından evde yapılmış olan ahududu reçelinden almadan dönmeyin.
4-Etnografya müzesini mutlaka gezin.
5-Kahvenizi köyün meydanının  biraz yukarısında bulunan Mavi Boncuk kahvede için.


Cumalıkızık da hediyelik eşya tezgahlarından bolca var

Evde yapılmış yöresel ürünlerden almadan dönmeyin


Mavi Boncuk Kahvesi
Mavi Boncuk Kahve'nin sevimli dekorasyonu

Mavi boncuklarla yönlendirme yapılması  hoş bir detay olmuş


Bu arada eğer hafta sonu veya resmi tatil günlerinden birinde özellikle de arabanız ile gidecekseniz mümkün olduğu kadar erken gidin çünkü otoparklarda yer bulmak hakikaten işkence olabiliyor.

Arabanız büyükse arabanızı köyün dışında bırakın çünkü sokaklar dar olduğu için manevra yapmak zor olabiliyor.
Cumalıkızık köyünü gezmek için bence bir yarım gün yeterli. Çok kalabalık olmasa köy havasını içinize çekerek gezmek bir yerlerde oturup kitap okumak zevkli olur ama dedim ya o kadar kalabalık ki bir süre sonra insan sıkılıp köyden çıkmak istiyor. Bu nedenle eğer vaktiniz varsa hafta arasını tercih edin derim ben.


Bu arada son bir bilgi: Haziran ayında “Ahududu Şenliği” yapılıyormuş. Ben defterime not ettim. Artık seneye bir de bu Ahududu Şenliği için gelmek şart oldu.

Son bir not: Gezi fotoğraflarımı instagram sayfamdan da takip edebilirsiniz.